TARİHİ: M.Ö. 1200’lü yıllarda bütün Hitit toprakları gibi Bolu da Friglerin elindeydi. M.Ö. 6. asırda Persler bölgeye hakim oldular. M.Ö. 336’da Büyük İskender Persleri yenerek Anadolu’nun bir çok yeri gibi Bolu’yu da ele geçirdi. Büyük İskender’in ölümü üzerine Makedonya yıkılınca Bolu bölgesinde Bitinya Krallığı kuruldu. Yazılı belgeler, o dönemlerden kalan arkeolojik eserler ve tarih kaynaklarına göre, Trak göçleri sonunda Sakarya ve Filyos Nehrinin yayı içine yerleşen halk “Bithyn” ismi ile anılıyordu. Bu yüzden Bolu’nun da içinde bulunduğu Kuzeybatı Anadolu’ya “Bithynia” denilmiştir. Bithynler tarafından Salonia Campus denilen Bolu Ovası ve çevresinin adı Romalılar tarafından “Claudio Polis” olarak değiştirilmiştir. Bolu isminin de “Polis”ten geldiği sanılmaktadır. Üç tepe üzerinde kurulmuş olan şehir içte ve dışta surlara sahipti. Şehrin kuzeyinde Halı Hisarı bölgesinde bu surların kalıntıları görülebilmektedir. 1071 Malazgirt zaferinden sonra batıya yayılan Türkmenler 3 yıl sonra Bolu’ya yerleştiler. Selçuklu Devleti’nin komutanları Artuk, Tutuk, Danişmend, Karateki ve Saltuk Beyler Süleyman Şah’ın emrinde İstanbul sınırına dayandılar. Bu akınlar sırasında Bolu, Horasanlı Aslahaddin tarafından fethedilmiştir. Bolu Yöresine Osmanlı akını ilk kez Osman Gazi tarafından başlatılmıştır. Bolu yöresinin tümüyle fethedilmesi ise Orhan Gazi döneminin ilk yıllarına (1324 – 1326) rastlar. Bir başka rivayete göre Osmanlılar zamanında bölgede, bol olarak Uluğ – Alim olması nedeniyle önceleri “Bol Uluğ”, zamanla yöre “BOLU” olarak isimlendirilmiştir. Yıldırım Beyazid’in ölümü ile başlayan şehzadeler savaşına Bolu, birçok kez sahne oldu. Bolu, Ankara Savaşı sonrası Timur’un talan ettiği bölgelerin dışında kaldığı gibi, bu tehlike bitinceye kadar, Osmanlı Devleti’nin 2. kurucusu sayılan Çelebi Mehmet’i de Kızık Yaylasında barındıran belde olmuştur. Çelebi Mehmet’in Osmanlı Devleti’nin birliğini sağlamasından sonra ise Bolu, düzenli bir yönetime kavuştu. 1324 – 1692 yılları arasında Bolu, 36 kazası olan bir sancak beyliği idi. XVI. Yüzyılda Bolu, ikinci derece Şehzade sancaklarından biri oldu. 2. Bayezit döneminde Şehzade Süleyman (Kanuni) buraya atandı. 1683-1792 yılları arasında Bolu, Voyvodalıkla yönetildi. II. Mahmut zamanında ise Mutasarrıflığa dönüştürüldü. (1811) Tanzimat sonrası Bolu; Kastamonu eyaletine bağlandı (1864). 1909 yılında ise tekrar Mutasarrıflığa dönüştürüldü.Mondros Mütarekesi’nin yürürlüğe girmesi ve İzmir’in işgal edilmesinin ardından Bolu yöresinde ilk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Gerede’de örgütlendi. Bolu 1. Dünya Savaşı’nda ve sonrasında düşman işgaline uğramadı fakat maddi zarar gördü. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yapılan milli mücadele dönemlerinin sonunda Bolu, 10 Ekim 1923’de Mutasarrıflık devrini tamamladı ve vilayet haline getirildi.
Bolu’nun Seben İlçesi’nde, birbirine yakın aralıklara, kayalara oyularak yapılmış çok sayıda evden oluşan yerleşim yerleri mevcuttur. Bunlardan en önemlileri Alpagut Köyü, Muslar Mahallesi, Çeltikdere, Karca, Solaklar ve Kaşbıyıklar köylerinde bulunmaktadır. Kaya evlerinden oluşan yerleşim yerinde, kırmızı boyalı haç işaretlerine rastlanması; bazı evlerde şapel, rölik çukuru gibi uygulamalara yer verilmesi; Seben Kaya Evlerinin Erken Hıristiyanlık Dönemi’nden, Orta Bizans Dönemi’ne kadar kullanılmış olabileceğini akla getirmektedir. Solaklar Kaya Evleri bölgesinde Seben Belediye Başkanlığı tarafından işletilen dağ evi tipi konaklama tesisleri ve lokanta bulunmaktadır.
Merkez İlçe, Büyükcami Mahallesi, Saraçhane Sokak’ta bulunan hamam, mimari karakterine göre 16. yüzyıla tarihlenmekte ve vakıf kayıtlarında Sokullu Mehmet Paşa Vakfı olarak geçmektedir. Ön kısmı üzerinde yer alan kule şeklinde ahşap fenerli soyunmalığı 19. yüzyılda eklenmiştir. Hamam soyunmalık, sıcaklık ve soğukluk kısmından meydana gelmekte olup; kadınlar ve erkekler kısmı olmak üzere çifte hamam tarzında inşa edilmiştir. Bolu Belediyesi tarafından restore edilen hamam halen turizm işletme belgeli olarak sadece bayanlara hizmet vermektedir.
Mudurnu İlçesi, Yıldırım Bayezit tarafından, şehzadeliği zamanında 1382 yılında hamam ve medrese ile birlikte yaptırılmıştır. Tamamı kareye yakın dikdörtgen planlı camide 8 duvar payesi üzerine sivri kemerlerle oturan 19.50 metre çapındaki tromplu kubbesi ile ilk devir Osmanlı mimarisinde büyük kubbe yapımının denenmeye başladığını göstermektedir. Ortada eyvan biçiminde girintili bir kemer ve girişte yivli küçük bir kubbe şeklinde son cemaat yeri vardır.Kuzeyde 8 ahşap sütunun taşıdığı mahfil caminin cümle kapısı aksında içe doğru kavislidir. Camiinin kütlevi mimarisinde çok az pencere açılabilmiştir. Kubbe kasnağı dışta normal ölçülerden daha yüksektir. Minare kare taş kaide üzerinde kısa silindirik gövdelidir.
Bolu merkez Büyükcami Mahallesi, Pamukçular Sokak, 5 pafta, 60 ada, 12 parselde bulunmaktadır. Kesme taştan yapılmış olan 2 katlı, açık avlulu, revaklı bir handır. Batıda yer alan beşik tonozla örtülü giriş kapısı, beden duvarlarından dışa çıkıntılıdır ve büyük bir eyvan şeklindedir. Cümle kapısı yuvarlak kemerli olup; giriş eyvanına açılmaktadır. Giriş eyvanında, kuzey ve güney duvarda sivri kemerli birer niş ile 2. kata çıkan merdiven, sağda ise bir kapı bulunmaktadır. Giriş cephesinin güneyinde 2, kapı üzerinde 3, kuzeyinde 1 dikdörtgen pencere vardır. Güneyde kemerli birimlerden oluşan iki de dükkan bulunmaktadır. Bu giriş cephesinden sonra köşeleri pahlanmış kare avlunun etrafını saran kalın kare payeler, yuvarlak kemerli revaklar çapraz tonozla örtülüdür.